TEV - Bağışçılarımız

Bağışçılarımız

Zeki Müren

Doğum tarihi: 02 Ocak 1930, Bursa - Vefat tarihi: 24 Eylül 1996, İzmir


Zeki Müren

Klasik Türk Müziği ses sanatçısı, söz yazarı ve bestecisi, Türk Sanat Musikisi’nin unutulmaz sesi, değerli Devlet Sanatçımız Zeki Müren, 02 Ocak 1930 yılında Bursa’da dünyaya gelmiş olup, 26 Mart 1996 tarihinde yapmış olduğu vasiyetnamesi ile başarılı ve maddi desteğe ihtiyacı olan Türk gençlerine eğitim imkanı sağlamak amacıyla tüm mal varlığının yarısını Türk Eğitim Vakfı’na, diğer yarısını ise; şehit olan veya askerlik görevi esnasında hayatını kaybeden bir Mehmetçik’in ailesi ile şehit ve gazi Mehmetçik çocukları ile birlikte yakınlarına destek vermek amacıyla TSK Mehmetçik Vakfı’na bağışlamıştır. Ayrıca Zeki Müren’in vasiyet şartlarına ek olarak bu bağışlarla birlikte 2002 yılında; Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı tarafından Bursa’da Zeki Müren Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi'ni yaptırılmıştır.

Çocukluğu ve Eğitimi

Zeki Müren, Bursa'nın Hisar semtinde, Ortapazar Caddesi'ndeki 30 numaralı ahşap evde Kaya ve Hayriye Müren çiftinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi Üsküp'ten Bursa'ya göç etmişti. Babası kereste tüccarıydı. İlkokulu Bursa Osmangazi İlkokulu’nda okudu. Henüz ilkokuldayken yeteneği öğretmenleri tarafından keşfedildi ve müzikli okul müsamerelerinde başrolleri oynamaya başladı. Hayatındaki ilk rolü, bu müsamerelerden birindeki çoban rolüdür. Ortaokulu yine Bursa'da, Tahtakale'deki 2. ortaokulda tamamladı. Ortaokulu bitirdikten sonra babasına İstanbul'a gitme arzusunda olduğunu açıkladı ve onun da onayıyla İstanbul Boğaziçi Lisesine yazıldı. Bu okulu birincilikle bitirdi. Olgunluk imtihanlarını pekiyi dereceyle verip, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisine (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) girdi. Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu. Desen çalışmalarını öğrencilik yıllarından başlayarak pek çok kez sergiledi.

Müzik Kariyeri

Zeki Müren, Bursa'da tamburi İzzet Gerçeker'den aldığı solfej ve usul dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949'da, Boğaziçi Lisesi'nde okurken sinema yönetmeni ve yazar Arşavir Alyanak'ın babası Agopos Efendi ile bir başka hocası Udi Krikor'dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdürdü. Daha sonra fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan Şerif İçli'den çeşitli eserler meşk etti; Refik Fersan'dan, Sadi Işılay'dan, Kadri Şençalar'dan faydalandı.

1950 yılında henüz üniversite öğrencisiyken TRT İstanbul Radyosu’nun açtığı ve 186 adayın katıldığı solist sınavını birincilikle kazandı. 1 Ocak 1951'de, İstanbul Radyosu’nda canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi. Bu konserde kendisine eşlik eden saz ekibi Hakkı Derman, Serif İçli, Şükrü Tunar, Refik Fersan ve Necdet Gezen'den oluşuyordu. Konserden sonra Hamiyet Yüceses stüdyoyu arayarak kendisini tebrik etti. O yıllarda TRT Ankara Radyosu Anadolu'da en çok dinlenen radyo idi ve İstanbul Radyosu Anadolu'dan net olarak dinlenemiyordu. Aynı hafta klarnet sanatçısı Şükrü Tunar Müren'i Yeşilköy'deki kendisine ait plak fabrikasına götürerek yine kendi eseri olan "Muhabbet Kuşu" şarkısını plağa doldurttu. Bu plak sayesinde Müren tüm Anadolu'da tanındı.

Zeki Müren, bu başarılı ilk konserden ve plak çalışmasından sonra Türkiye radyolarında düzenli olarak eserler seslendirmeye başladı. Radyo programları on beş yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. Müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi. İlk sahne konserini 26 Mayıs 1955 tarihinde verdi. Genellikle kendi dizayn ettiği sahne kıyafetlerini giyiyordu. Saz heyetine tek tip kıyafet giydirmek ve T podyum kullanmak gibi çeşitli yenilikler getirdi. Maksim Gazinosu sahnelerinde aralıksız 11 yıl Behiye Aksoy ile dönüşümlü olarak sahne aldı.

Almanya, Amerika, Yunanistan gibi ülkelerde de albümleri satılan, 1976’da Londra’daki Royal Albert Hall’da sahne alan ilk Türk Sanatçı olan Zeki Müren, İngiltere’nin dünyaca ünlü şarkıcılarından Morrissey ve Marc Almond, tarafından en sevdikleri ses sanatçıları arasında ilk sırada gösterildi.

Zeki Müren 600'ü aşkın plak ve kaset doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın "Bir Muhabbet Kuşu" güfteli şarkısıdır. Müren 1955'te "Manolyam" adlı şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı. 1991 yılında Devlet Sanatçısı seçildi.

300 dolayında şarkı besteledi. On yedi yaşındayken bestelediği "Zehretme hayatı bana cânânım" mısrasıyla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. "Şimdi Uzaklardasın" (suzinâk), "Manolyam" (kürdilihicazkâr), "Bir Demet Yasemen", "Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin" (nihavend) güfteli, "Elbet Bir Gün Buluşacağız" gibi şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır. Zeki Müren bu şarkıları plaklara da okumuştur.

Oyunculuk Kariyeri ve İlgi Alanları

Zeki Müren 1954'te Beklenen Şarkı adlı film ile sinema oyunculuğuna başladı. Büyük bir ticarî başarı kazanan bu filmden sonra, şarkılarının çoğunu kendisinin bestelediği 18 filmde daha oynadı. 1965'te de Arena Tiyatrosu tarafından sahneye koyulan Çay ve Sempati adlı oyunda başrolü oynadı.

Zeki Müren, başarılı yorumculuk ve oyunculuk kariyerlerinin yanı sıra yüksek eğitimini aldığı desen tasarımına da devam etti. Sahne kıyafetlerinin pek çoğunu kendisi tasarladı. Resimle de uğraşan Müren, öğrencilik yıllarından itibaren gerek desenlerini, gerekse resimlerini pek çok ilde sergiledi.

1965 yılında 100'e yakın şiirinin yer aldığı “Bıldırcın Yağmuru” adlı şiir kitabını çıkardı. Bu kitabında yer alan şiirlerinden bazıları “Pembe Yağmurlar, Bursa Sokağı, İkinci Sadık Dost, Çim Makası, Son Kavga, Bu Bestecikler Sana, Alınyazım, Kazancı Yokuşu ve Kendimi Arıyorum”dur.

Her albümünde büyük başarılara imza atan, müziğe duyduğu aşkın gücüyle kameranın önünde de parlayan, Türk Sineması’nda 17 filmde başrol oynayan, oynadığı filmlerin bazılarına kendi bestelediği şarkıların isimlerini veren, yaşarken efsane olmayı başarmış Kıymetli Bağışçımız Zeki Müren, Türk toplumunun farklı kesimlerinden insanların sevgisini kazanan nadir sanatçılarımızdandır. 45 yıllık sanat hayatında, 100’ün üzerinde besteye imza atan Zeki Müren, 200’ün üzerinde plak ve albüm çalışması yayınlamış, bir yıl içerisinde yaklaşık 100’ü aşkın konserde sahne almış ve Türkiye’nin en çok konser veren sanatçısı haline gelmiştir.

Rahatsızlığı ve Vefatı

Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı nedeniyle hayatının özellikle son 6 yılında sahne hayatından ve medyadan uzaklaştı. Bodrum'daki evinde inzivaya çekildi. Bu dönemi "kendini dinlemek" olarak tarif eder. Zeki Müren 24 Eylül 1996 tarihinde, TRT İzmir Televizyonu’nda kendisi için düzenlenen tören esnasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Cenaze töreni çok büyük bir halk katılımı ile gerçekleşti ve naaşı doğum yeri olan Bursa'da Emir Sultan Mezarlığı'na defnedildi.

Zeki Müren’in çok sevdiği Bodrum, Kumbahçe’deki evi, bağışçımızın 24 Eylül 1996 tarihindeki vefatının ardından Kültür Bakanlığı’nca “Zeki Müren Sanat Müzesi”ne dönüştürülmüş ve 8 Haziran 2000’de halkın ziyaretine açılmıştır. Yıllardır ziyarete açık olan Zeki Müren Sanat Müzesi’nde sanatçının sahne kostümlerinden, resim çalışmalarına kadar birçok yapıtı sergilenmektedir.

Zeki Müren her yıl 24 Eylül’de Bursa Emir Sultan Mezarlığı’nda bulunan kabri başında ve Bodrum Zeki Müren Müzesi’nde Türk Eğitim Vakfı ve TSK Mehmetçik Vakfı tarafından adına yapılmakta olan anma törenleri ile rahmet, minnet ve şükranla anılmaktadır.

Zeki Müren Burs Fonu Bilgilendirmesi

Kıymetli bağışçımız ve Sanat Güneşimiz Zeki Müren için; Türk Eğitim Vakfı’nda adına açılan Zeki Müren Burs Fonu’ndan bugüne kadar binlerce öğrenciye burs verilmiştir.

Zeki Müren’in mal varlığının yarısını bağışladığı TSK Mehmetçik Vakfı da bu bağışın katkısı ile şehit olan veya askerlik görevi esnasında hayatını kaybeden bir Mehmetçik’in ailesine sadece bir defaya mahsus olmak üzere 70 Bin TL vermekte, birinci derece bir gaziye aylık 1.900 TL, üniversite öğrencisi bir Mehmetçik çocuğuna ise ayda 1.000 TL yardımda bulunmaktadır.

Sanat Güneşimiz Zeki Müren’in adına açılan burs fonu ile sanatçımızın adı, gençlerimizin eğitimine sağladığı katkılar ile daima yaşamaya devam edecektir.

Ne mutlu bizlere ki, sanatımıza böyle bir güneş doğdu. Seyircisine duyduğu sonsuz sevgi, hep hediye ettiği gülüşü ve mükemmel Türkçesiyle bir Zeki Müren geçti bu dünyadan...